30 Mart 2011 Çarşamba

'Koza'dan Çıkış 1

'Koza'dan Çıkış 1


“Mekân köyünden çıkman kolaydır ama,
kozan köyünden çıkman her beynin harcı değildir;
ender kişiye nasiptir!”


Çok ve hızlı, daha özlücesi gereksiz yönde çalışarak evrendeki mükemmel uyuma gölge düşürüp kendisine sürekli ciddî bir gürültü üreten, yaşamına sürekli maddî ya da mânevî jelatinli sanal ve gereksiz hedefler koyarak kısır ve anlamsız bir döngü yaratan, şikâyet makamına demir atmış, tatminsiz ve dursuz duraksız, fevkalâde kirli ve kibirli bir zihnin mağduruyum ben!
Sahte bir zekânın sanal kahramânıyım aslında! Şişirilmiş, daha doğrusu kendi kendini şişirmiş bir balonum! Enikonu bir kurbağa olduğundan habersiz, prense ayak uydurmak için durmaksızın şişinip, sonunda da kendini çok traji-komik durumlara düşüren o meşhur kurbağa, hiç de uzak değil bana.
Ve kendini zekî zanneden bir ahmağım en nihâyetinde…
Özgüvenini yüksek bulurken, aslında tavan yapmış egosuyla, “öz” güven denilen o ebedî özgürlük hâliyle hiç tanışmamış, barışmamış, o büyük vuslatı hiç yaşamamış biri…
Tüm orijinal ayarlarını bozmuş, dağıtmış, doğal güzelliğini ve duruluğunu târumar etmiş, “Acele işe şeytan karışır!” hakîkatindeki şeytanın, hıza ve dursuz duraksız bir sürate ayarlı kendi otomatik mekanizması, Arapsaçına dönmüş kaotik bilinçaltı programı olduğuna bir türlü tam mânâda ayamamış, zaman zaman bunu teoride yakalasa da yakaladığı teorik düzeyi kendi ego tatminine payanda yapmanın ötesine geçememiş, sinsi süper-egosu tarafından kuşatılmış bir papağan! Ya da kafasını kuma gömmüş, arkasından haberi olmayan bir devekuşu belki…
-alıntı-
(Ayten Çalış/ devamına linkten ulaşabilirsiniz..)

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Penye ip sepetlerim vol.2

Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)