29 Haziran 2011 Çarşamba

  haşmet babaoglu/2011/06/18/
...
Neyse işte...
Geçmişi bırakıp şimdiye bakmalı!
Artık gökyüzüne karşı astronomik ilgim yok!
Romantik ilgim sürüyor elbet!
Ama şimdi beni saran yıldızların altına uzanma özlemim içinde bir tür kaçış arzusu taşıyor.
İç daralmalarından, beton tavanlardan, şehrin insana biçtiği deli gömleklerinden kaçış...
Büyük evlerden, büyük arabalardan, büyük adamlardan, büyük laflardan kaçıp hiç değilse bir gece saatlerce evrenin sonsuz büyüklüğüyle kucaklaşma isteği bu...
Düşünün...
Karanlığın içindeki mavi, sarı, kızıl ışık bulutlarına dikersiniz gözlerinizi. Sevgiliniz yanınızdaysa, elini avuçlarınızın içinde kavrarsınız. Yavaş yavaş başınız dönmeye başlar. Gözleriniz uzay gemisine dönüşür sanki. Ruhunuz o gemiye atlar ve birden ışık hızıyla kopup gider gövdenizden...


Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Penye ip sepetlerim vol.2

Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)