28 Haziran 2010 Pazartesi

Şükret!!! Ümidi bırakma...


8.Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sadece kimsenin bilmediği gizli bir bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır.
Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir. (Elif Şafak-AŞK)

Yüreğimizi yaşamdaki olaylara açık tutmak...

Birçok felsefenin en temel mânevi ilkelerinden biri, hayatın belirlediğiniz gibi olmasında ısrar etm...eyip, yüreğinizi o anda “olanlara” açık tutmak düşüncesidir. Bu düşünce çok önemlidir, çünkü içimizdeki mücadelelerin çoğu hayatı kontrol etme arzusundan ve gerçekte olduğundan farklı hale getirme ısrarından kaynaklanmaktadır. Ne var ki, hayat her zaman istediğimiz gibi değildir… sadece olduğu gibidir. Bizim huzurumuz, o anın gerçeğini ne kadar kabul edebildiğimize bağlıdır.


Hayatın nasıl olması gerektiği konusunda önceden oluşturduğumuz kavramlar varsa, bunlar, içinde yaşadığımız anın tadını çıkarmamıza ve o durumlardan ders almamıza engel olur. Bu yüzden, belki de bizim için mükemmel bir uyanışa yol açacak olayların değerini anlayamayız.

Bir çocuğun yakınmalarına, ya da eşinizin hoşnutsuzluğuna tepki göstermektense, yüreğinizi açın ve o anı olduğu gibi kabul etmeye çalışın. Onların sizin beklediğiniz gibi davranmayışlarına itiraz etmeyin. Ya da, üzerinde epey çalışmış olduğunuz bir proje reddedildiği taktirde, bozguna uğramış gibi hissetmeden, “Ne yapalım, gelecek sefere kabul ettiririm” diye düşünün. Derin bir soluk alın ve tepkinizi yumuşatın.

Yüreğinizi bu şeklide açarken amacınız yakınmalardan, reddedilmekten, ya da, başarısızlıktan hoşlanıyormuş gibi görünmek değildir; sadece hayat umduğunuz gibi gerçekleşmediği zamanlarda, bunu kolayca kabullenebilecek hale gelmektir. Günlük yaşamın zorlukları içinde yüreğinizi açmayı öğrenebilirseniz, o güne kadar sizi hep rahatsız etmiş olan şeyleri artık sorun olarak görmeyi bırakırsınız. Perspektifiniz derinleşir. Mücadele ettiğiniz şeylerle savaşmaya başladığınız zaman hayat gerçekten bir savaş haline gelebilir. Tıpkı bir ping pong maçına döner ve siz kendinizi top yerinde bulursunuz. Oysa, kendiniz o anın akışına bırakıp, olanları telaşsızca kabullendiğiniz taktirde içinizde daha huzurlu duygular belirecektir. Karşınıza çıkacak küçük zorluklar üzerinde bu tekniği deneyin. Giderek aynı bilinçli davranışı daha büyük olaylar üzerinde de uygulayabilir hale geleceksiniz. Bu da gerçekten çok güçlü olmanızı sağlayacaktır.

Dr. Richard Carlson

17 Haziran 2010 Perşembe

sevmek-imtihan


...Sevmek vefalı olmayı gerektirir. Vefa, gülün dikenine katlanmayı gerektirir, seven sevdiğine naz yapar, kendini saklar. Nice peşinden koşarsın da eremezsin, ersen de nazına söz edemezsin. Hakk’ın kapısında bir ömür verenler, kovulsam da yine gelirim, diyenler çoktur. Bu yolda eşik olmak vardır, bazen kovulmak vardır... çünkü sevgi ispat ister, vefa testi ister...
...Sevenlerin imtihanı daha ağır olur. Sevgi arttıkça, imtihanın şiddeti de artar, öyle ki gönlünde O’ndan başkasının sevgisi kalmasın, gönlü O’ndan başkasına kaymasın, sadece O’nu ansın, O’na bağlansın.. (Allah’ım, bize kaldıramayacağımız yükü yükleme)...

(Dilek Yaraş arkadaşımızın yazısından alıntı.)

"her yerde bir mucize var" işteee onlardan bir kaçı...





menekşelerim baharla çoştular...
şimdi tam güzelliklerine erdiler...



kandiliniz mübarek olsun...

Günahlara kefarettir gönüldeki keder,


Niyetler halis olunca olmaz ameller heder,

Biraz Sabreyle,
 
Allah ihmal etmez
 
İMTİHAN eder. . . !
 
Hz.Mevlana

Öne Çıkan Yayın

Penye ip sepetlerim vol.2

Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)