22 Kasım 2015 Pazar

Küçük kuzumla cumartesi gezmeleri ;)

Minik Cemişkom... Teyzoşunun bir tanesi 💙🌀🙏🏻😘 Güzel ANlar... Sağlıkla nicelerine inşallah 🙏🏻

Sahiplik Duygusu... Dünyadaki cehenneminiz üzerine...

Öfke ve sızı!

Derininde sızılar oluşur insanın, geçmez kolay kolay; Bazen de hiç! Her kendi kendine kaldığında kanar. Umduğunu başaramadığından!

Hatırladıkça kızar başarısızlığına, kızar kendi kendine, kimselere duyurmadan. Zaman zaman da öfke patlaması yaşar! Bilemezler nedenini!

Kimseyle değil kendiyledir kavgası. Doğru yaptım sanısıyla kabullenemez başarısızlığını. Affedemez de kendini. Patlar! İstifa eder!

Büyük oynamak, büyük hedefler peşinde koşmak, gaza gelip dar alanda sınırsızlığa soyunmak çoğunluk için #Hüsran şarkısını dinlemekle sonlanır.

Allah hepimizi hazmedebileceğimiz, üstesinden geleceğimiz işlere soyundursun, dertlenip Hüsran şarkıları dinlemekten korusun!

Sahiplik Duygusu

Cehennemin üstündeki Sırat, şu dünya yaşantısıdır.

Şu anda siz, Sırat’ın üstünde adım atıyorsunuz.

Bu attığınız adımlarla, yanlışlık yapıp, cehenneme düşüyorsunuz, bu defa yanmaya başlıyorsunuz, üzülüyor, sıkılıyor, bunalıyorsunuz, isyan ediyorsunuz.

Ama, bütün bu isyan ve üzüntüler, sıkıntılar sizin azabınızı hafifletmiyor. Sonra tekrar o cehennemden, sıratın üstüne sıçrayıp gene yürümeye devam ediyorsunuz!

Şimdi, burada bir nebze duralım ve şunu anlamaya çalışalım!

Bizim, #cehennem azabını şu Dünya’da iken çekmemizin sebebi, yanlış bilgilenmeler sonucu, bizde oluşan sahiplik duygusu ve hırstır.

İnsanın cehennemde yanmasına; Dünya’da veya âhirette, kabir aleminde veya mutlak cehennemde yanmasına yol açan şey sahiplik duygusu ile hırstır.

Bir insanda kanaat varsa, cehennemin yarısından kurtulmuştur.

Bir insan sahiplik duygusunu atıp da;

“Mülkün sahibi #Allah’tır! Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder!” diyebilirse, cehennemin tamamından kurtulmuştur, tamamından azât olmuştur.

Mâdemki, bu varlığı yaratan Allâh!..

Ben, mülkün sahibi olarak şu kâğıdın üstünde istediğim gibi tasarruf edebiliyorum; ister yırtar, ister cebime koyar, ister başıma koyar, ister yere atarak üstüne basarım... Bu kâğıt benim olduğuna göre, dilediğim gibi tasarruf edebilirim, diyebiliyorsam...

Mâdemki, “Mâlik’el mülk” yani “mülkün sahibi” Allâh’tır diyorum; Allâh mülkünde dilediği gibi tasarruf eder, kimse O’na karışamaz, etkileyemez, hesap soramaz!..

Öyleyse, her birimizin üzerinde mutlak tasarruf sahibi olan Allâh’tır!

Dilerse, vezir eder, dilerse rezil!

Dilerse, başlara tac eder, dilerse ayakkabı!

Ona; “Niye beni aç bıraktın” demeye benim hakkım yok!

“Niye bu hazımsızlık” demeye de hakkım yok!

Allâh’ın mülkünün içinde isem ben, O’nun tasarrufu altında isem;

“Allâh dilediğini yapar!..”

Allâh’a iman etmiş kişi olarak bize düşen şey; O’nun hükmüne ve takdirine razı olmak!

“Yâ Rabbi!.. Bugün aç bıraktın, yarın da, dilersen doyurursun. Bugün rezil ettin, edersin! Yarın, dilersen vezir edersin. Sen ne dilersen onu yaparsın. İçinde bulunduğum her hâl, senin hükmün ve takdirin gereğidir” diyebilmek!..

Bunu diyebilirsek, işte o zaman, iman sahibi bir kişi olarak, Sırattan kolaylıkla geçer, ateşe, azaba düşmez, cennete ereriz.

Yok eğer bunu yaşayamazsak, “Ben mülkün yegâne sahibiyim!” derken Allâh;

“O mülkün biraz da sahibi benim. Bana niye böyle davranıyorsun?” diye Allâh’a hesap sormaya kalkarsak,“göğe tüküren adam”a benzeriz.Bir yere ulaşmaz o tükürük, döner kendi yüzümüze gelir.

Akıllı adam, Allâh’a isyan edilmeyeceğini idrak eder.

Zira bu isyan ve itiraz, hiçbir şey kazandırmaz! Senin hayatını cehenneme döndüren ateşin, biraz daha körüklenmesini sağlar.

İman, insanı cennete sokar.

İmansızlık ve isyan ise, insan hayatını cehenneme çevirir, daha Dünya’da iken...

Onun içindir ki, önce çok iyi bir biçimde neye iman edeceğimizi bilmemiz gerek!

Allâh’ın, mutlak kuvvet, kudret ve tasarruf sahibi olduğunu bilmek, imanın başıdır.

Her an her zerrede tasarruf edenin Allâh olduğunu bilmek ise, imanın kemâlidir.

Karşındakinin fiilini ve hâlini Allâh’tan bilmediğin anda, Allâh’ı inkâr durumuna düşersin.

Hâlin, “şirki hafî” denilen gizli şirk hâlidir.

Şirk hâlinde ölenin âkıbeti ise önce, kabir cehennemidir.

Dünya’da yaşarken cehennem azabını yaşamanın, yanmanın sebebi, şirki hafî denilen, gizli şirktir.

Ancak, gizli şirki atmış olabilenin ateşi, azabı, cehennemi biter.

“Ey mümin, üzerimden çabuk geç! Nûrun ateşimi söndürüyor!” şeklindeki hitabı cehennemin; iman ehli kişinin inancının, azap ortamını ortadan kaldırdığını, anlatmaktadır.

Aynı sıkıntılı ortamı paylaşan iki kişiden biri imanlıdır; “Allâh böyle takdir etti, böyle oluyor, bunda da bir hikmet var” der, azabı, sıkıntıyı duymaz!

Diğeri ise, Allâh’ı görmez. Gizli şirk ehlidir, cehenneminde yaşar.

O başına gelen işin Allâh’tan olduğunu bilmez... “Falanca yaptı da onun için bu iş başıma geldi” der. Ve bu sefer kendini, kendi eli ile ateşe atar.

Bilmez ki, başına gelenlerin tümü, falanca veya filanca kişinin yapmasından değil; Allâh’ın ona, o olayı yaşamasını takdir etmesinden, o hâli yaşamasını dilemesindendir.

Kaynak: http://www.ahmedhulusi.org/tr/kitap/cuma-sohbetleri/sahiplik-duygusu

3 Kasım 2015 Salı

Seçim'in ardından...

Herşey de bir hayr vardır... 
Gün ola devran döne... umutla, inançla bekleyeceğiz....

99-Zilzal
7.Kim bir zerre ağırlığınca bir hayır yaparsa, onu görür. 
8.Kim de bir zerre ağırlığınca bir şerr yaparsa, onu görür.
 
İşte bu Kur'an inancı ve tam güvenle olacaklara İman ediyorum...yalancıların, hırsızların ve din tüccarlarının sonunda cezalarını çekeceklerini biliyorum... Ama şunu hiç unutmayın! DİN sizin tekelinizde değil. Gariban halkıma bunu yutturabilirsiniz ama bizlere asla!!! Kendini müslüman diye gösterip arkadan neler çevirdiğinizi hepimiz biliyoruz... ayakkabı kutularının içindekilerine verdiğiniz değeri şu ülke insanına vermediğiniz için Rabbim size en büyük cezayla cezalandıracaktır, eminim... bu "güzel" günler, hükümdarlık elbet Hakk'ın sonsuz adaletine mazhar olacaktır... Ancak içlerinde çok dirayetli ve sözünün eri, demokrat insanlar var es geçemem... emeklerine sağlık hepsinin de... Ülkem için insanım için, taş üstüne taş koyan başımın tacıdır... benim derdim dürüstlük, samimiyet... bunu yaparken arka taraftan başka şekillerde ülkenin canına okuyanlara sözüm...
 
Çirkinliklerinin bitmeyeceğine, fikir ve konuşma özgürlüğünün daha da kısıtlanacağına, ülkemizin zengin-fakir Arap göçünün yuvası olacağına, işsizliğin azalmadığına, milli gelirin anca hesaplama değişiklikleriyle yükselebildiğine v.b. şahit olacağız... 
Şehitlerimizin bitmesi, anaların ağlamaması en büyük duamız ama çözüm sürecinin de ellerinde patlayan bir bomba olacağını düşünüyorum... ne yazık ki... ancak her şart ve koşulda saltanatlarının  daha da yükseleceğini hep birlikte göreceğiz...  her çıkışın bir inişi olduğunu da... ve yine iman ediyorum, bu iniş uçurumdan düşmüş gibi olacak... bence şimdiden bu sevinç rüzgarını bırakıp dua etmeye başlasalar çok iyi olur... "keşke 1 Kasım seçimlerini kazanmasaydık" diyecekleri günler yakındır... Allah öyle büyük ki, onları ödüllendirerek gerçeklerin ortaya serilmesini başka olaylarla sağlayacaktır... Onların gerçek yüzlerini hala görememiş ama ileride görecek olan sevgili halkım, sizler üzülmeyin! "bi taraf olmazsanız bertaraf olursunuz" dediler size, korktunuz!!! yandaş olarak aç karnınızı doyurmak, evinize bedava odun-kömür götürmek istediniz... fakirliğinizle sınandınız... diğer taraftan zenginlikleriyle sınanıp, ceplerine daha çok dolarları dolduranlar gibi...  Allah hayrı yaşatmak için bazı insanları bu yöne sevkedeceğini hepimiz biliyoruz... hem fakirliğimiz hem de zenginliğimiz en büyük sınavlarımızdır... biz bunlara nasıl inandık? nasıl kandık? diyeceğiniz günler gelecek ama hatanın neresinden dönersek kârdır diyeceğiz... Kaybettiklerimize yanarak... Yine hep birlikte tüm inanç ve beraberliğimizle, el ele, tıpkı şimdi yaptığımız gibi, VATANIMIZ için çalışmaya devam edeceğiz... 
 
Bu vatan hepimizin... bunu herkesin çok iyi anlaması lazım...

İki dedem de şerefli Türk ordusunun askerleriydi... Allah rahmet eylesin... onlardan öğrendik biz, kanımızın son damlasına kadar bu topraklar için savaşmayı... 
 
Kaçıp giderek, bitti bu ülke diyerek umutsuz yaşayamayız biz... 
 
Bizim ATATÜRK gibi bir liderle, ayağımızda çarık bile yokken, karnımızda aş bile yokken imanımız, inancımız ve umudumuzla kurduğumuz bu eşsiz ülkemiz var... kimse ellerini ovuşturarak bunu başka milletlere peşkeş çekeceğini zannetmesin ya da bundan dolayı gün gelip ceza çekmeyeceğini...

Söylenecek çok ama çok sözüm var, en az hasarla bu girdabın geçmesini diliyorum... hayırlardan en hayırlının, tez vakitte gelmesi duasıyla... 
inşaa et Rabbim... (Amin)

Tüm kalbimle...


Sertab Erener - Sade

Çocuğunuz arkadaşları gibi öğrenemiyor mu?

Özgül Öğrenme Güçlüğü

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ NEDİR?

Özgül Öğrenme Güçlüğü, bir çocuğun okuma, yazılı anlatım ya da matematik becerisinin yaş, zeka ve eğitim düzeyine göre beklenenden belirgin düzeyde geride olması durumudur. Özgül Öğrenme Güçlüğü bu üç alandan birinde yaşanabileceği gibi bu alanlardaki bozulmalar bir arada da görülebilmektedir. Özgül Öğrenme Güçlüğü kesinlikle zeka geriliği değildir, Özgül Öğrenme Güçlüğü tanısının konulabilmesi için çocuğun zeka düzeyinin normal sınırda ya da üzerinde olması gerekmektedir.

Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan bir çocuk, yaşıtlarından zihinsel düzeyde bir farklılığı olmadığından yaşadığı güçlüğün çoğu zaman farkındadır ve buna bağlı olarak okula gitmede isteksizlik, mutsuzluk, keyifsizlik, daha önce zevk aldığı etkinliklerden bile zevk alamama ve arkadaşlık ilişkilerinde bozulma yaşayabilir. Bazen sınıf öğretmenleri Özgül Öğrenme Güçlüğü olan çocukları kısa sürede belirleyip yönlendirirlerken bazen farklı sebepler nedeniyle böyle çocuklar fark edilmeden ilerleyen sınıflara kadar gelmektedirler. Çocuğun yaşı ilerledikçe öğrenmelerde yaşıtları ile arası gittikçe daha çok açılabildiğinden erken tanılama ve tedavi önem kazanmaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), Özgül Öğrenme Güçlüğü ile birlikte eş tanı olarak sık görülmektedir. Çocuğunuzun değerlendirilmesinde bu göz önüne alınmaktadır ve tedavinin seyri bu duruma bağlı olarak değişebilmektedir.

Öne Çıkan Yayın

Penye ip sepetlerim vol.2

Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)