26 Mart 2013 Salı

Canavar Dolunay' a hazır mısınız?


BENİM ANA BURCUM YENGEÇ OLDUĞU İÇİN ETKİLİ OLDUĞUM GEZEGEN AY :)
BÖYLE OLUNCA DOLUNAYLAR BENİ DUYGUSAL OLARAK ÇOK ETKİLİYOR... BEN NEDEN BÖYLE OLUYOR DİYE ÇOK DÜŞÜNÜRDÜM, MEĞER BUNDANMIŞ SONRADAN ÖĞRENDİM... :)))

BİLGİLER OKUDUĞUM ASTROLOJİ SİTELERİNDEN TOPLADIKLARIMDIR. BENİM BÖYLE DERİN BİR BİLGİM YOKTUR...

22 MART TARİHİ MARS-URANÜS KAVUŞUMU İLE BAŞLADI SÜREÇ. 27 MART CANAVAR DOLUNAY 6 AYLIK BİR DÖNEMİ ETKİLEYECEK!

21 NİSAN - 10 MAYIS -10 TEMMUZ /27 TEMMUZ -2 AĞUSTOS ATAKLARI İLE DEVAM EDECEK VE 23 EYLÜL'E KADAR SÜRECEK!!!

SIKINTILI VE SORUNLARLA DOLU BİR DÖNEMİ GETİRİYOR... TÜRKİYE İÇİN ÇOK SERT BİR DÖNEME GİRİYORUZ. KANLI VE ÇOK ÖLÜMLÜ OLARLAR DA MART -URANÜS'ÜN YANINA PLÜTON DA EKLENİNCE 1.DÜNYA SAVAŞI'NDAN VE HATTA 11 EYLÜL OLAYLARINDAN DAHA SERT GEZEGEN AÇILARI OLUŞACAKMIŞ.

ÖNERİLER:

1. GERGİN OLMA, RİSK ALMA TARTIŞMA,
2. ÇEVREMİZDEN KÖTÜ HABER ALIRSAK SAKİN KARŞILAMALI, FEVRİ HAREKETLERE KARŞI DİKKATLİ OLMALI,
3. EGO VE KİBİRLE HAREKET ETME,
4.BU DÖNEMDE DEPREM VE ANİ PATLAMALI OLAYLAR (ANKARA'DA BAŞLADI BİLİYORSUNUZ) OLUŞACAK, KALABALIK YERLERDEN UZAK OLMADA FAYDA VAR,
5. KALP KRİZLERİ, ANİ TANSİYON YÜKSELMELERİ BU DÖNEMDE ARTIŞ GÖSTERECEK,

YARIN İÇİN ÖZELLİKLE, ELEKTİK ÇARPMALARI, KAZA VE DOĞAL GAZ KAÇAKLARI İLE EV KAZALARINA ÇOK DİKKAT ETMELİYİZ...!!!

HEPİMİZ ALLAH'A EMANETİZ... ÇOK ŞÜKÜR HEPSİ GELİR GEÇER AMA EŞEĞİMİZİ SAĞLAM KAZIĞA BAĞLAMAMIZ DA BİZE VERİLEN AKLIN ZEKATIDIR, ÖYLE DEĞİL Mİ?

TÜM KALBİMLE...






25 Mart 2013 Pazartesi

Canimiz babamiz iyi ki varsin.... İyi ki dogdun ;)

Sevgilimin yeni yaşin huzur getirsin insallah... Allah seni basimizdan eksik etmesin canim...
İki tonton oldugumuzda da ellerimiz ayrilmasin insallah ;)









22 Mart 2013 Cuma

Bir hadis...

"TESBİH ERKEKLERE, EL ÇIRPMAK KADINLARA."

Cemalnur Hocam'dan duyunca çok şaşırdım... ilginç ve kapalı bir Hadis olduğu için okuduğumuz şekliyle anlamak, gerçek anlatılanı vermeyecekti...

Hocam devam etti ve Hadis'in  zahir/batın anlamlarını şu şekilde ifade etti: Ahmed-en Rifai hazretlerinin açılımıyla.... 
"İşlerde ciddi çalışmaya işaret ediyor... Büyük insanlar bütün hallerini işaretle anlatırlar... işte bu sebepledir ki Arif' e bu işaret yeter... "

Şimdi öncelikle, "El çırpmak kelimesinin arapça karşılığı tasfik'dir...TASFİK ise her hareketi Allah yolunda harcamak, demektir. Yani Ey Kadınlar, Allah yolunda kendinizi harcarsanız hakiki kadınlık makamına ulaşırsınız...

Bir diğer anlamda ise Erkek, aklı temsil eder... kadın ise nefsi. Aklını zikirle Allah ile alakalı tut, nefsini ise her şeyiyle Allah ile irtibatlı kıl ki, senden sırat-ı müstakim zuhur etsin... ve sen hıps OL... yani KORUN...

Okuduğumuz her hadisin dış ve iç manaları var... mutlaka derinlemesine düşünmek ve incelemek gerek...

Hata varsa bana aittir... doğrusunu ehli bilir...

Hay'ırcumalar OL'sun...
 
Tüm kalbimle...



Mutsuzlar DİDİKLER mi?

Arkadaşımın bir kitaptan aktardığı cümleyi düşündüm bugün... şöyle demiş;

"Biri seninle uğraşıyorsa içinde çok derin bir mutsuzluk vardır. Başkalarına gösterdiği tepkilere bakarak bir insanın mutlu mu mutsuz mu olduğunu anlayabiliriz o halde... Mutlu biri sana baskı uygulamaz. Niye uygulasın ki, kendi hayatında her şey şahane gidiyor zaten. Mutluysan senin adına sevinir. Birisi seninle uğraşıyorsa, emin ol, kendi icinde çok derin bir mutsuzluk yaşıyordur. Tatminsizdir. Hayatında eksik olan şeylerin acısını seni didikleyerek gidermeye çalışıyordur."

Öyle tanıdık ve yaşanmış cümleler ki bunlar... hepimiz için aslında... çünkü ya didikleyen ya da didiklenen olmuşuzdur yaşamımızda... :) 

Mutluluk = Huzur'lu olmaktır büyük bir genellemeyle... her mutlu insan, yaşamında kişiliğini huzurlu davranışlarla  ortaya koyar... ortaya koyduğu huzurlu davranışlar ile çevresindeki insanları besler ve onların da bu huzurdan faydalanmalarını ister... Mutsuzluk ise huzursuzluk ile eşittir... iç huzuru olmayan ve Allah ile irtibatı kesik insanların yaşadığı "vesvese" hali mutsuz insanı, karşısındaki mutlu olduğunu hissettiği "HUZURLU İNSANI" her şekilde "didikleyerek" ve hatta her türlü "egosal taciz" ile huzursuzluğa çekmekle görevlendirir... Çünkü, EGO = Nefs'tir... ve Nefs'in aşırı isteklerinin tatminsiz kalması da huzursuzluğu yani mutsuzluğu beraberinde getirecektir... Çünkü asıl mutluluk, nefsinin isteklerine boyun eğmeden elinde olanla da, olmayanla da mutlu olan insan halidir...

Düşündükçe içimden varsın didiklesin, diyorum... Aslında farkında OL'masak da bu büyük "Sistem" öyle çalışıyor ki, herkes düşündüklerinin ve yaşadıklarının karşılığını "otomatik" olarak görüyor... "Allah Sistemi", o kişiye "didiklemenin" karşılığını yaşatırken, "didiklenen"e de buna karşı "sabretmenin" karşılığını yaşatıyor!!! 

Ancak şunu unutmayalım ki, "didiklenmeye" sabrediyorsanız pozitif etki yaşayıp bunun getirilerini de pozitif olarak yüklenecekken; sabredemeyip siz de "didikleyen" gibi davranmayı bu davranışa karşılık olarak seçiyorsanız, negatif etkiyi üzerinize çekmiş olacaksınız...
 
Olayı veren de, bunun sonuçlarını yaşatan da (B)ir OL'unca, kişisel sınavların sonuçları karnelerimize bir bir yazılıyor işte... (Aslında yazılmış da biz zamAN'ı gelince yaşıyoruz)  Herşey sonucu ile Sistem'de kayıtlı... Bunun getirilerine eyvAllah diyebilenlerden olursak, ne mutlu bizlere!!
Hata varsa bana aittir... doğrusunu ehli bilir...
Tüm kalbimle...



12 Mart 2013 Salı

Bahar geldi hosgeldi...

Bu orkidem cok degerli, 2 sezon cicek verdikten sonra kendi dalini kuruttu...:( ama hep sulamaya devam ettim umudimi kesmedim ondan...
Ve bu bahar yeni dal verdi , inanamadim ;) ciceklerini de acmaya basladi... Cok mutluyum...

Tum kalbimle...





8 Mart 2013 Cuma

Kömür ya da Elmas OL'mak

Kömür ya da Elmas OL'mak:

Muhammed İkbal bir eserinde, ham ve olgun insanı mukayese için madende kömür ile elması konuşturur. Kömür,ikisinin de aslı karbon olmasına karşın kendisinin değersiz, elmasın kıymetli olmasından yakınır. Bakın elmasın cevabı ne olur:

“Ey ince düşünen ve ince gören arkadaş!

Kara toprak, pişip olgunlaşınca (alev alev yandıkça) yüzükleri süsleyen elmas olur.

O kara toprak, etrafı ile mücadele ede ede (acı çeke çeke) pişer ve taş kesilir.

Benim vücudum, bu pişkinlik (yanma) neticesinde parıl parıl hale geldi. Sinemde ne tecelliler göründü.

Sen, ham kaldığın için böyle hor hakir oldun. Vücudun yumuşak olduğu için yandın.

Korkma, gam çekme, vesveseli olma. Taş gibi pişkin ol, elmas ol!

Ölesiye çalışan, güçlüklere saldıran insan, iki dünyayı aydınlatır.

Kâbe’nin yanı başında görünen Hacer-i Esved’in aslı bir avuç topraktır.

Hâlbuki onun mertebesi Tur’dan daha yüksek olmuştur. Siyah ve kırmızı derili insanlar, gelip onu öpüyorlar.

Hayatın şerefi, sert ve dayanıklı olmaktır. Acizlik, değersizlik, pişkin ve olgun olmamaktan ileri gelir.”


Zaman

"...Zamanı, kıyısında oturup, akışını izleyeceğiniz bir nehir haline döndüreceksiniz.
İçinizde zamana bağlı olmadan varolan öz, yaşamın zamandan bağımsızlığının zaten farkındadır;
Ve bilir ki, dün bugünün anısı, yarın ise bugünün rüyasıdır.
Ve yine bilir ki, içinizde şarkı söyleyen
veya düşünen özünüz,
hala yıldızları uzaya dağıtan
o ilk AN'ın içinde devinmektedir.


Aranızda, özündeki sevme gücünün sınırsızlığını hissetmeyen var mıdır acaba?..." 


(Halil Cibran-Ermiş/Zaman)

6 Mart 2013 Çarşamba

Her Şey Sende Gizli

 Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç!…

Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin!…

Yaşadıklarını kar sayma;
Yaşadığın kadar yakınsın sona…
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün!…

Gülebildiğin kadar mutlusun,
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin…
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin!…

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer,
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın…
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer,
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın!…

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın…
Unutma! Yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ıssıttığı kadar sıcak!…
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın,
Ve güçlü hissetiğin kadar güçlü…
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin!…

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün,
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutursun…
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli…
Bebek ağladığı kadar bebektir,
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin!…
bunu da öğren!…


Sevdiğin kadar sevilirsin !!!


 Can YÜCEL

Öne Çıkan Yayın

Penye ip sepetlerim vol.2

Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)