27 Nisan 2011 Çarşamba
yarışmaaaa duyurusu...
benim çooook istediğim "melek kanatları" kolyesini burada görünce mutlu oldum... ilgilenenlere mutlaka duyurulur...
İsrâ suresinden yansımalar...
yüsebbihu Bi hamdiHİ ve lâkin lâ tefkahune tesbiyhahüm* inneHU kâne Haliymen Ğafûra;Yedi semâ (yedi bilinç mertebesindeki tüm yaratılmışlar), arz (bedenler) ve onların içindekiler
O’nu tespih eder (Esmâ’sının özelliklerini açığa çıkaran işlevleriyle her an hâlden hâle dönüp
dururlar)! Hiçbir şey yok ki, O’nun Hamdı olarak, tespih etmesin! Fakat siz onların işlevini
anlamıyorsunuz! Muhakkak ki O, Haliym’dir, Ğafûr’dur.
yasiyn suresinden yasıyanlar...
(O vakit) dediler ki: “Vay bize! (Dünya) uykumuzdan kim bizi yeni bir yaşam boyutuna geçirdi? Bu, Rahmân’ın vadettiğidir ve Rasûller doğru söylemiştir.” (Hadis: İnsanlar uykudadır,ölümü tadınca uyanırlar!)
ALGILARIN DEĞİŞMESİ
ve öylesine şartlandırıyorlar ki “Sen bu otomobilsin” diye; artık çocuğun, kırk yaşına geldiğinde
kendisinin o otomobil olmadığı yolunda hiçbir şüphesi kalmıyor! İşte bu çocuğa, diyelim ki
kırk yaşına geldiğinde, biri gelip “Sen bu otomobil değil bir insansın, in arabadan özgür
yaşa” diyor. Oysa çocuk, direksiyonu, vites kolunu, gaz - fren pedallarını kendi organı gibi
görür hâlde yaşıyor artık! Şimdi ona nasıl “hatırlatılacak”, fark ettirilecek otomobil değil
“insan” olduğu; otomobilsiz yaşayabileceği özgürce! Önce söyleyene inanması gerek... Sonra
da denilenleri yaparak otomobilden ayrı yaşayabileceğini fark etmesi...
İşte bu basit misalde anlatılmaya çalışıldığı üzere, “İnsan” olan “şuur” sahibi varlık, gözlerini
“bilinciyle” yaşayan bir “insansı” bedeninde açmıştır! Aslı “Akl-ı küll” olan “şuur”, yetişme
sürecince örtülü kalmış; “İnsan” kendisini, yarın toprak olacak, biyolojik bedenden ibaret
varlık olarak kabullenmiştir.
Oysa, “İnsan”a hakikati; kendisinin, toprak olup gidecek geçici insansı bedeni değil, aşama
aşama boyut değiştirerek melekî yapıda kendisini bulacak (Mutlaka siz, boyutlar değiştirerek
o boyutların uygun bedenlerine dönüşeceksiniz! - 84.İnşikak: 19) ve bu yapısıyla da,
melekî özellikleriyle cennet boyutunu yaşayacak varlık olduğu “hatırlatılmalıdır”!
İşte bu yüzden Rasûller açığa çıkarılarak, “İnsan” özelliğine sahip olan “insansılık” kabulündekiler
uyarılmıştır! “İnsan”lar hakikatlerini hatırlayıp, buna iman etmiş hâlde gereken uygulamaları
yaparak, kendilerini toprak olacak beden sonrası evredeki sonsuz gelecek yaşama
hazırlarlar. “İnsan”lıktan nasiplenmemişler de, hakikatlerini inkâr ederek (kâfir olarak), toprak
olup gidecek “insansı - bedensel” zevkleri ile ömür sürüp; sonunda “şuur”un açığa çıkış sonuçlarını
yaşamaktan mahrum bir hâlde “bilinçli varlıklar” olarak “cehennem” adıyla bildirilen
bir başka boyut ve ortam içinde yaşamlarına sonsuza dek devam ederler.
“Çokluk” âlemlerinde “yok”tan “var” kılınmış her şey, “Allâh” adıyla işaret edilenin “El
Esmâ ül Hüsnâ”sıyla varlığını sürdürüp işlevini yerine getirdiği içindir ki; “şuur” boyutu
itibarıyla bu hakikat boyutunu algılayıp yaşayan “İnsan”, yeryüzünde açığa çıkışı itibarıyla
“halife” olarak tanımlanmıştır. Kurân’a göre, bunu hisseden, yaşayan, “Diri”dir; “Gören”dir;
buna karşın hakikatini fark edemeyen veya inkâr eden ise “ölü”dür; “âmâ - kör”dür! İşte hakikatini
hissedip yaşayan, “şuur”unun hakikati itibarıyla “melek - kuvve” olan “İnsan”ın aslı
da, Allâh isimlerinin işaret ettiği özelliklerdir ki, bu isimlerin mânâlarının onda “insana
yakışır” şekilde kuvveden fiile çıkması, “cennet” denilen yaşamı oluşturur! Cennet, insansıya
dönük yaşam ortamı değil, “melek - kuvve” olan “insan”ın özelliklerinin yaşanacağı ortamdır.
Umarım neye işaret ettiğim anlaşılır!.."
18 Nisan 2011 Pazartesi
haset ve art niyet...
"Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır.
Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir."
ŞEMS TEBRİZ-İ
17 Nisan 2011 Pazar
sertab erener...(oğluşum en sevdiği parça)
Sesimde söyleyemediğim sözler var
Gizleyemediğim gözyaşlarım
Silipte unutamadığım sabahlar
Kokladığım eşyaları
Bir çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bir çaresi bulunur elbet canım
Bi uyuyup uyanalım
Ah bi yolu vardır elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bi çaresi bulunur çıkmazların
Bi uyuyup uyanalım
İçimde saklayamadığım anlarım var
Hiç bitmeyen yanlızlığımın
Silipte unutamadığım geceler
Dönüşü yok hep kalp ağrısı
Bir çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bir çaresi bulunur elbet canım
Bi uyuyup uyanalım
Ah bi yolu vardır elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bi çaresi bulunur çıkmazların
Bi uyuyup uyanalım
14 Nisan 2011 Perşembe
Yeni Şeyler
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım.
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
MevlanaAGARİS :))
yelkenler foraaaaaa....
11 Nisan 2011 Pazartesi
insan mı? kim?
Bunu değiştirmek yolunda yürüyebilenlere;
10 Nisan 2011 Pazar
BU AŞK
İçindeyim Nasılsa
İçimdesin Nasılsa
İçindeyim Nasılsa
...Yine
Sonu Yokmuş Nasılsa
Ölüm De Yok Nasılsa
İçimdesin Nasılsa
Yine
Bu AŞK
Gökhan Kırdar..................
9 Nisan 2011 Cumartesi
SU GİBİ
Yaşam ver… Vazgeçilmez ol!
Hz Mevlana
8 Nisan 2011 Cuma
"BENCİL"
- Paylaşmayı sevmeyen...
- Çıkarı olmadan ilişkide bulunmayan...
- Karşılıksız vermeyen...
- İhtiyacı olana vermeyen...
- Elindekileri kendi emeğinin karşılığı sanan...
- Tanrısına bile cennet uğruna kulluk eden...
- Ötede bir Tanrı hayâliyle egosuna-izâfi kişiliğine hizmet ederek ömrünü tüketen...
- "Öz"ündeki Allah'tan perdeli olan...
Her insan ve her varlık için “ALLAH”a giden yol, kendi dışına değil; KENDİ ÖZÜNE HAKİKATINA DOĞRUDUR!.
Dışarıda, ötede bir tanrı düşünen, ancak kendi zannındakine, hayâlindekine yönelmektedir!.
Tüm İslâm tasavvufunu yaşayan hakikat ehli, hep, âlemlerin iç içe boyutlar şeklinde varolduğundan söz eder ki, bu da kişinin, hakikatindeki TEK önünde varlığının hiçliğini hissetmesiyle son bulur!.
“Panteizm”, birimlerin varlığından ve evrenin bütünselliğinden söz ederken; tasavvuf mutlak TEK (AHAD) indinde tüm birimlerin varlığının olmayışından söz eder. Tasavvuf ehli, hakikate ermek için kişinin “ego”–”ben”inin olmayışı gerçeğini idrak etmesini anlatır.
Zira, Dünyada oldugu gibi Cehennemin en büyük azabı da, insanın özündeki “ALLAH”tan perdeli kalması sonucudur. Yani tard edilmişliktir!...A.H.- bencil
------------------------------------------
Özümüzdeki kuvvelerin güzelliğiyle insanlara yaklaşmak keşke hep mümkün olsa... ama karşından aldığın, aslında sana "sınav" olarak gönderilene yenik düşmek ne acı! bu acı içinde kendimi pişirmekteyim... neden demiyorum artık... durumu, sistemi kabul ettim... aldım başımın üstüne koydum...
Hayatına giren her insan, sana bişey ÖĞRETMEK sana bişey HATIRLATMAK için var! Alacaklarını almalısın her ilişkiden... bazen sıkıntı-düşmanlık bazen seviç-dostluk... ama ufak düşüncelerle, idrakleri kapalı ya da kıskanç ya da BENCİL kişilerle ve pervasızlıklarla uğraşarak, kendime olan yolculuğumu, kırılmalara ve sekteye uğratıyorum... acı, hüzün var mutlaka... her fani hayatında... onsuz bir yaşam yok hiçbirimiz için... "kader" olarak benim önüme çizilen yolda yürümeye, bunun getirdiği sonuçlara hazırım... elbette "aciz kullarız"... ne kadar hazır olsakta, çok zor... o terbiyeye ulaşmak mümkün olsa keşke... çekilecek ne varsa bize yazılan, çekiyoruz hepimiz...
Bunu yaşarken en büyük gücüm, Allah'ımın bana bahşettiği BENCİL'likten uzak yaşamak... Yine de eksiklerim oluyordur elbet (kusursuz bir ALLAH), azami özen göstererek, yanımda yamacımda olana da benden çok uzak olana da karşılıksız sevgimi, ilgimi -alakamı eksik etmemeye; elimdekileri sevdiklerime ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşarak yaşamaya gayretim... çünkü bunların bana nasip olmasının sebebini de farkındayım... eğer bunları "kendim elde ettim" sanırsam büyük yanılgı içine düşer, bana nasip olana yüz çevirmiş olurum...
Sana verilen ve verilmeyen herşeyin bir anlamı var, unutma!Bunun farkındalığı ile yaşamak nasip olsun hepimize... inşallah...
Tüm kalbimle...
İçsel Göz
"...Tüm bunlar insandaki DMT'nin sonuçları üzerinde kapsamlı çalışmalar yapan Dr. Rick Strassman'ın farkettikleri.
Bu araştırma, pineal glande hormonlar üreten, işlevini kaybetmiş bir göz olarak bakmak yerine, diğer varlık alanlarına açılan içsel bir pencere olarak bakmaktadır.
Pineal gland ile ilgili bu görüş yeni değildir.
Vedic geleneğine göre 6. çakrayı temsil etmektedir.
Hinduizm'de Brahma penceresi, antik Çin'de İlahi Göz, Taoizm'de Niwan Sarayı ya da Descartes'e göre Ruhun Merkezi.
Beynin merkezinde saklanmış bu küçük koni acaba bilimin ulaşamadığı alemleri gözlemleyebilecek potansiyeli ihtiva ediyor olabilir mi?"
6 Nisan 2011 Çarşamba
CEM KARACA - BU SON OLSUN
Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit neşe dolu
Mutlu günler vaad ediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son...
Mevlana Celaleddin Rumi - Demedim Mi? şiiri
Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?
4 Nisan 2011 Pazartesi
Aşk Tesadüfleri Sever | Mehmet Günsür - Eylül Akşamı
çok geç oldu ama sonunda izledim...
bir film seyrettim, bu kadar etkileneceğimi hiç tahmin etmiyordum...
çocukluğum, hatıralarım, ilk heycanım... Ankara... güzel Ankara...
sanki hayatımdan bir kesit var...
bir gülümseme bu kadar içten bu kadar doğal olabilir mi?
tesadüfmüş gibi gösterilen herşey aslında bizlerinde yaşadığı KADERimiz...
saf ve tertemiz bir aşk... aynı derecede başarılı oyunculuk...
acayip gurur duydum... :)
-----------------
Bülent Ortaçgil - Eylül Akşamı
Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezkenTepemiz atmış ve konuşmuşuzdur
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve susmuşuzdur.
Aynı Anda aynı sessiz geceye doğru
İçim sıkılıyor demişizdir.
Aynı sabaha uyanırken kimbilir,
Aynı düşü görmüşüzdür.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
Belki benim kağıt param,
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa
Birkaç mektup atmışızdır.
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
İzlemişizdir deniz kıyısında.
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne'de,
Belki de birkaç gün arayla.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
Bostancı dolmuş kuyruğunda,
Sen başta ben en sonda
öylece beklemişizdir.
Sabah 7:30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken,
Ben yürüdüğümden kaçırmışımdır.
Aynı anda başka insanlara
Seni seviyorum demişizdir.
Mutlak güven duygusuyla başımızı
Başka omuzlara dayamışızdır.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
Öne Çıkan Yayın
Penye ip sepetlerim vol.2
Çeşitlerden çeşit... başladınız mı dursuramıyorsunuz kendinizi... çook sevdim ben bu işi ;)

-
Kuyruk sokumu çakrasındaki bir bilinç, nefs-i emmare bilinci diye isimlendirilir. (Bedensel isteklerin en çok olduğu ve egonun en yüksek old...
-
Cinque Terre muhteşem 5'leme desem fazla olmaz sanırım... İtalyanca “cinque” “beş”, “terre” de “toprak” anlamına geliyor...